Dil Nedir, Dilin Doğuşu ve Gelişimi, Dilin İletişimdeki Yeri ve Dilin Günümüzdeki Hali

 

-Geçmişten Günümüze Dil ve İletişim Yolculuğu-

İnsanoğlu sosyal bir varlık olduğu için toplumdaki diğer bireylerle etkileşim içindedir ve her zaman birbiriyle iletişim kurma ihtiyacı duymuştur. Bu da insanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliktir. Bu iletişimin neticesinde insanların düşüncelerini ve hislerini ifade etmeyi sağlayan, “Dil” denen kelime veya işaret sistemi geliştirildi. Dil, insanlar arasındaki iletişimin en kısa ve kolay yoldan gerçekleştirilmesindeki araçtır ve bu iletişimin sağlıklı gerçekleşmesi için alıcı, verici ve iletinin (mesaj) olması gerekir.

Dillerin nasıl meydana geldiği, insanoğlunun kullandığı ilk dilin hangisi olduğu, dillerin sonradan nasıl çeşitlendiği konusunda yüzyıllar boyunca bilim adamları ve felsefeciler bazı fikirler öne sürmüştür. Fakat bu fikirler hiçbir zaman kanıtlanamamıştır. İnsanın ilk olarak ne zaman, nasıl ve hangi dili konuştuğu hep merak edilmiştir ama bu sorulara cevap vermek oldukça güçtür. Bunun nedeni ise yazılı metinlerin ancak yakın geçmişi anlatmasıdır. En eski belgeler olarak bilinen Sümerce metinleri yaklaşık 5500 yıl öncesine ışık tutmuştur. Oysa insanoğlunun çok daha öncelerinin var olduğu ve konuşmanın çok daha önce ortaya çıktıktan sonra yazının icat edildiği bilinmektedir. Dilin, insanların gereksinimleri sonucu önceleri beden dili daha sonra konuşma dili olarak ortaya çıktığı bilinmektedir. Bazı dilbilimcilere göre, dil ve dili oluşturan öğeler, insanın doğadaki sesleri taklit etmesinden doğmuştur örneğin havlamak, horlamak, gürlemek, şırıldamak vb. Bazılarına göre ise, insanların farklı olaylar karşısında gösterdikleri bedensel hareketler sonucu meydana gelmiştir. Sonraları ise dilin belli kalıplara bürünerek eylemleştiğini görüyoruz.

İletişim, insanların ilk çağlardan itibaren en önemli ihtiyacı olmuştur. İnsan, karşısındaki kişiyle vücudunu ya da doğal simgeleri kullanarak iletişim kurmuş, daha sonraları ise kendi sesini kullanarak haberleşmeyi keşfetmiştir. Bu yüzden iletişim için ilk çağlarda ateş yakma, duman, düdük, davul çalma gibi ilkel olanaklardan yararlanılmıştır. Eski çağlarda insanlar birçok nesneye ve ağaca vurarak iletişim kurarlardı. Daha sonraları davulu icat ederek davulla iletişime başlamışlardır. İletişimde hayvanlar, özellikle de güvercinler kullanılmıştır. İnsanlar kendilerini ifade etmek için mağara duvarlarına, taş zeminlere çizimler, resimler yapmaya başlamıştır. İnsan ve hayvan figürleri olan mağara resimlerinde genellikle boğa, at, geyik, mamut, kurt gibi farklı türde hayvanlar çizilmiştir. Bazı mağaralarda duvar üzerinde insan elinin etrafı boyanarak yapılmış el figürleri de bulunmuştur.

     İlk mağara resimleri 1860’ta bulundu, bu resimlerin Taş Devrine ait olduğu ise bilim insanları tarafından 1902’de kabul edildi. Mağara resimlerinin neden yapıldığını tam olarak bilmek imkânsızdır. Bazı bilim adamları, hayvan resimleriyle av hayvanlarının bollaşması için sihir yapıldığını düşünüyor. Herhangi bir ev eşyası bulunmayan bu mağaraların ev olarak kullanılmadığı belirlendi. Genellikle dinsel amaçlı kullanılan mağaralar, evlerden uzak yerlerde bulunuyor. İlk insanlar mağara duvarlarına bizon resimleri çizmişlerdir. Buradaki temel amaç, kendilerinin doğada üstesinden gelemediği, bir nevi baş edemediği birtakım güçlere karşı kendini korumak, onları kendinden uzaklaştırmak adınadır. İnsan biçiminde tasarlanan tanrıların hayvanlarla bağlantıları hayvan başlı ve insan vücutlu tasvirlere neden olmuş ve bu tür tanrı tasvirleri Mısır duvar resimlerinde önemli bir yer almıştır. Mezar resimlerinde ise ölü gömme töreni vurgulanmaktadır. Örneğin mumyalanmış bir cesedin Nil nehri üzerinde bir salla, kaya mezarındaki yerine götürülüşü, uzun bir tören geçidi olarak gösterilmiştir. Bu tarz sahnelerde, törene katılan insanlar, ölünün gereksinimi olan eşyayı ve besinlerini taşıyan figürler olarak resmedilmiştir. Bu törende ağlayan kadınlar da yer almaktadır. Bu resimler Mısır toplum hayatının anlaşılması bakımından büyük önem taşırlar.

İletişim yolu insanoğlu geliştikçe değişmiş ve dil üzerine yoğunlaşmıştır.  Dil artık ilkel bir iletişim aracı olmaktan çıkmış,  artan kelime sayısı, değişen dil bilgisi, yazım kuralları, farklı kültürlerin etkisi ve daha birçok faktör sayesinde bugünkü gelişmiş halini almıştır. Bunun üzerine, diller üzerinden sınıflandırmalar başlamış ve iletişim şekline göre adlandırılmışlardır. Bir dil, konuşma dili, yazı dili ve işaret dili olmak üzere üç türe ayrılır. Konuşma dili, insanların günlük hayatta iletişim kurmak için sesli olarak konuştukları dildir. Yazı dili ise, bir ülkede resmi dil olarak kabul edilen ağızın, eğitim, medya, edebiyat ve bilim alanlarında yazılı olarak kullanılmasıdır. Ayrıca yazı dili bir milletin ‘’kültür dili’’ dir. Kültür dili demek, bir milletin tarihi, değer ölçüleri, folkloru, müziği, edebiyatı, bilimsel birikimi o milletin kültürünün birer parçasıdır; yani kültür aktarıcılığı yapan yazı dilidir. Dil, kültürün nesilden nesle aktarımına yardımcı olur. Bir dönemde yapılanlar diğer bir döneme dil yoluyla ulaştırılabilir.  Dilin bu özelliği kültürün gelişip değişmesini sağlar.  Diğer bir dil türü ise, işaret dilidir. İşaret dili, parmaklar, yüz ve dudak hareketleri ile vücut hareketleri kullanılarak insanlar arasında iletişimi sağlayan bir işaret dili alfabesidir. İlk defa 16. yüzyılda İtalyan Doktor Jerome Cardan tarafından geliştirilmiştir. 16. Yüzyıldan günümüze gelene kadar pek çok değişikliğe uğramıştır. İşaret dili alfabesi sözlü dil alfabesinden çok farklıdır. Her ülkenin kendine özgü işaret dili bulunmaktadır, dolayısıyla herkesin kullanabileceği uluslararası bir işaret dili henüz geliştirilememiştir. Türkiye’deki işitme engellilerin sayısının 3 milyona yakın olmasına rağmen, işaret dili okullarda yasaklanmıştır. Gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerde ise işaret dili yaygınlaştırılmıştır, gelişmesinde katkılarda bulunulmuştur.

 Teknolojinin gelişmesiyle birlikte elektronikleşen iletişim araçları artmıştır. Bu da günümüzde, insanlar arasındaki iletişimin hızlı ve kolay olmasını sağlamıştır. Aynı zamanda iletişimi, kitle iletişimine çevirmiştir. İnternet, telgraf, telefon, faks gibi haberleşme araçları; gazete, radyo, televizyon gibi kitle iletişim araçları; uydular, bilgisayarlar (İnternet) birer iletişim aracı olarak iletişimin ayrılmaz parçaları olmuştur. Günümüzde bir tuşa basarak dünyanın öbür ucuna bilgi göndermek işten bile değildir.  Bu iletişim araçları sayesinde insanlar arasındaki kültür aktarımına ve gelişimine neden olmuştur.

İnsanoğlunun var olduğundan bu yana iletişimin de var olduğu düşünülmektedir. Bu süre boyunca dil ve iletişim değişip gelişerek günümüze kadar ulaşıp farklı boyutlar kazanmıştır. Günümüzde iletişim artık elektronik iletişim araçları ile daha hızlı ve kolay olmaktadır. Son zamanlarda hayatımızın olmazsa olmazlarından biri de emojilerdir. Onedio.com sitesinde derlenen emoji haberi aslında emojilerin hayatımızdaki yerinin önemini de açıkça belirtiyor:


“Emoji ifadeleri Japonya’da 1990’ların sonlarında ortaya çıktı. 1999 yılında NTT Docomo adlı Japon mobil operatör şirketinde çalışırken, insanların iletişim kurarken kendilerini daha iyi ifade edebilmesi için 12×12 ebatlarında ifadeler geliştirmiştir. Kurita’nın ortaya koyduğu bu dijital dil artık kişisel iletişimin de sınırlarını aşarak her alanda kullanılmaya başlayan bir evrensel bir dil haline geldi. O zamandan günümüze kadar insanlar emojileri pek çok yazılı sohbetlerde kullanmaktalar. Yeni nesil, sosyal ağları kullanarak karşısındaki kişiye ya da sosyal medya da karşısındaki kişiye hitap ederken de bir emoji karakteri ile kendini ifade edebiliyor.

Her simgenin neyi ifade ettiğini anlatan Emojipedia internet sitesinin kurucusu Jeremy Burge, ‘Kelimelere dayalı bir sohbete kişilik katmanın en şahane yolu Emoji’dir’ diyor. Artık insanlar uzun uzun mesajlar yazmak yerine bir emoji kullanarak kendilerinin üzgün, kızgın, bunalmış ya da keyifli gibi birçok durumunu karşı tarafa kısaca belirtebiliyor. Emojilerin metinlerin içinde kullanımı ve sonrası anlatıma kattığı güç tartışılmaz. Bu gücü mimik ve ellle yapılan anlatımı güçlendiren hareketlerin gücüyle aynı görebiliriz. Bundan 30 yıl önce yapılan birçok araştırmada, yüz mimiklerinin ve el hareketlerinin konuşma dilinin anlatımını tamamlayıcı olduğunu tespit edilmiştir. Bu yüzden emojiler günümüzde internet üzerinden yapılan iletişimde yüz ve el hareketlerinin yerine geçiyor gibi görünüyor. Cümlenin sonuna eklendiğinde bir emoji ifadenin tüm anlamını değiştirebiliyor. Emojiler basit bir anlam ifade ediyor ve karmaşık gramer kuralları yoktur. Uzun cümleler yazmak yerine tek bir emojiyle o anki durumunuzu yansıtabiliyorsunuz. Bu dil, özgür bir dil kullanımı şeklinde de ifade edilebilir. Dil psikolojisi uzmanı Susan Goldin- Meadow ve meslektaşları yaptıkları bir çalışmayla kendi içinde belli bir gramer sistematiği olan her iletişim kanalınının dil sayılamayacağını öne sürüyor. Dil psikologlarının aksine, bazı emojilerin şu an ki basit yapısının daha karmaşık bir dil sisteminin oluşması için elverişli bir altyapıya sahip olduğu iddiaları gündemdedir. Yani 21. Yy’da yeni bir dilin doğuşu görülecektir. Bu sembollerin günümüzde emojilere dönüşmesini sağlayan, adımı ilk atan kişi ise Shigetaka Kurita’dir.

Dünyada her gün 6 milyarın üzerinde emoji ve sticker çevrimiçi mesajlaşmada kullanılıyor. Yakın bir zamanda ise şifrelerde de emojiler kullanılacak. Bunun sebebi ise insanların metinsel şifreleri kolay unutuyor olmalarıdır. Emojiler ise daha fazla akılda kalıcıdır. Özellikle son zamanlarda, 2017’lerde emojilerin kullanım alanları o kadar hızlı gelişiyor ki yenilikçi emoji projelerinden birisi de foojidir. Bu ifadeyi internet üzerinden gönderdğinizde size ona uygun bir yemek gönderecek. Dünya’da en çok kalp ve evlilik emojisi romantiklikleriyle ünlü Fransızlar’dadır. Arapça konuşulan ülkelerde ise en fazla çiçek ve saat emojisi kullanılıyor. Eğlenceli kişilikleri ve partileriyle meşhur İspanya’da ise parti emojileri diğer emojilerden öne çıkıyor. Avustralya’da ise öne çıkan emoji alkol temalı emojiler. Alkol emojiilerini izleyen ise tatil emojileri. Malum Avustralya’lılar için tatil demek alkol demek. Dünyanın en güvenli ülkeleri arasında olan Kanada’da ise şiddet ve vücudun çeşitli kısımlarına dair figürlerin ön plana çıkması insana ilginç geliyor. Demek ki şiddet eğilimlerini emojilerle bastırıyorlar. Mantar figürü ise Hollanda’nın aksine en çok Arapça ve Vietnam’daki yazışmalarda kullanılıyor. ”

Bundan 20 yıl önce için ne kadar uzak bir ihtimal olarak görünse de, Emoji 21. yüzyıl dilinin ayrılmaz bir parçası ve evrensel bir iletişim aracı olmuştur. Gün boyunca özellikle medyada, web sitelerinde, e-postalarda ve kısa mesajlarda kullanılan kelimelerin yerini artık yeni bir emoji dilinin aldığı ortadadır.  Bu da dilin ve iletişimin tarih boyunca sürekli gelişip, değişip yerini yeni araçlara bıraktığının en güzel örneğidir.

 

Kaynak

  • Dil, Özellikleri, Doğuşu ve Türeyişi- Felsefe Dersliği
  • Mağara Resimleri 40 Bin yıl Öncesinden Bize Ulaştı-Ural Akbulut
  • İletişimin Yolculuğu-Hasan Sabri Kayaoğlu