Çevirmenler İçin Evden Verimli Çalışma Yöntemleri

Kamusal ve kurumsal istihdamın az olması, çevirmen için uygun çalışma ortam ve zamanlamanın ofis içi hareketlilikle bağdaşmaması, işletmelerin maliyet analizi ve kar maksimizasyonu prensipleri, çeviri hizmeti sunanların bir kısmının -özellikle nadir dillerde ve özel uzmanlık alanlarında- sadece proje bazlı çalışması ve bunun gibi durumlar sektörde yer alan birçok çevirmeni serbest çalışma koşullarında hizmet etmeye zorluyor. Aynı zamanda çeviri ücret birimlerinin düşüklüğü ve sosyal hakların durumu sebebiyle bahsi geçen meslektaşlarımız yüksek verimle çalışmak ve uzun çeviri projelerini tamamlamak durumdalar. Bu da onları verimli çalışma yöntemleri konusunda mecburi bir uzmanlığa yöneltmiş durumda.

Salgın ile savaşırken, herkesin evden verimli çalışma yöntemlerini araştırdığı bu dönemde; alanda yetkin ve tecrübeli meslek grupları içinde yer alan serbest çevirmenlerle konuyla ilgili görüştük; öneri ve tespitlerini derleyerek sizin için bir liste haline getirdik:

  • İş akışınızı planlayın

Serbest çevirmenler için çalışma saatleri farklılık gösterebilir. Kimi kendini gece daha verimli hissederken, kimi de gündüzleri çeviri yapıp akşamları dinlenmeye ayırmayı tercih eder. Etkin çalışmanın kesişim noktasında ise planlama yer almaktadır. İçinde bulunduğumuz bağlamın dünü, bugünü ve yarınını analiz edip organize etmeden sadece gelen işleri tamamlayarak ertesi güne ulaşma hedefi, sizi kısa vadede başarı getirse de uzun vadede sıkıntıya sokacaktır. Bu yüzden çalışmalarınızı uzun, orta ve kısa dönemli hedefler için kategorize ederek gününüzü, haftanızı, aylarınızı ve yıllarınızı planlayın. Bu ilk başta bir zaman kaybı gibi gözükse de hedefleriniz doğrultusunda çalıştığınız için size ivme kazandıracaktır. Örneğin ertesi gün 12’ye kadar tamamlamanız gereken 3 çeviri projesi var. Biri 2000, diğeri 300 kelime, diğeri 100 kelimeden oluşuyor. Bütün gününüzü bu 3 projeyle doldurarak tamamlamanız size deneyim, terim bilgisi ve tabii ki emeğinizin karşılığı olan ücretiniz doğrultusunda kazanç sağlayacaktır. Fakat bütün projeleri art arda yapmak hızlıca yorulmanıza sebep olacak ve sonrasında hedeflerinize erişmek için enerji bırakmayacaktır.

Oysa çalışmaya büyük proje ile başlayarak molalarınızda planlarınızı şekillendirebilirsiniz. Bitirdiğinizde verdiğiniz büyük arada ise önceliklerinize göre seçtiklerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Örnek vermek gerekirse “öz geçmişimi güncelleyeceğim!” bir büyük hedef ise orta vadeli hedefleriniz öz geçmişinize eklenecek yeni çeviri eğitimleri, seminerler, atölyeler ve teknik beceriler olabilir. Kısa vadeli hedefleriniz ise öz geçmiş şablonu oluşturmak ve ön yazının hazırlanması olarak düşünülebilir. Kısa ve orta vadeli hedeflerinizi tamamladıkça uzun vadeli hedefinizi de bir yandan gerçekleştirmiş olduğunuzun farkına varırsınız. Öz geçmişinizi güncellerken bir adım yaklaştığınız diğer şey ise hayallerinizdir. Hedeflerinizi gerçekleştirirken bilgisayar destekli çeviri programları öğrenerek çeviri kalitenizi ve hızınızı arttırdınız; çeviri sektörünün yarınını irdeleyerek çeviri teknolojileri alanında kendinizi geliştirdiniz; yerelleştirme, makine çevirisi, post-editing, DTP, time-stamping & embedding alanlarında yetkinlik kazandınız; insan kaynakları departmanı ile etkili iletişim yöntemleri öğrenerek yaptığınız işi nasıl en iyi şekilde tanımlayabileceğinizi öğrendiniz, terminoloji çalışmalarınız ile uzmanlık alanlarında kendinizi geliştirdiniz. Sonuçta yetkin, uzman, güncel bir çevirmen olarak sizin hizmetlerinizi çok daha yüksek ücretlere satın almak isteyen müşterilerinize öz geçmişinizi göndermek için de hazırsınız!

  • Uygun çalışma ortamı oluşturun

Çevirmen masası dendiğinde akla bilgisayar, uzmanlık alanı sözlükleri, eski kitaplar, kahve, not kağıtları gelse de işin aslı bundan biraz daha karışık.

MYK UMS 6 Çevirmen Standartlarına göre çevirmenlerin çalışma ortamı ve koşulları yazılı veya sözlü çeviri hizmeti vermesine bağlı olarak değişiklik gösterse de (Yazılı çeviride çalışma ortamının, havalandırma-ısıtma-soğutma sistemlerini içeren, yeterli aydınlatma sistemine sahip, ergonomik ofis araç ve gereçleri ile donatılmış, gerekli iletişim imkânlarını sunan alt yapıya sahip (internet bağlantısı, telefon, faks vb.) özellikte olması gerekir. Ardıl çeviri yapan çevirmen, çalışma ortamında konuşmacıyı rahat duyabileceği bir konumda bulunmalı; simültane çeviride ise çalışma ortamı, ilgili TSE standartlarına uygun olmalıdır. Çevirmen (Seviye 6), sahada yapılan sözlü çeviri işlerinde, iş sağlığı ve güvenliğini tehlikeye atacak eylem ve ortamlardan uzak durur ve yetkililerden gerekli koruyucu önlemleri almasını talep eder. ) ortak özellik olarak çevirmenin işini layıkıyla ve huzur içinde yapabileceği en verimli ortamı oluşturması ile başlar.

978-605-288-829-2 ISBN numaralı Gece Akademisi yayınlarından Çevirmen Psikolojisi kitabında yer alan Çalışma Ortamının Çevirmen Psikolojisine etkisi isimli makalede konuyla ilgili derlediğim veriler ve çıkarımlar şu şekildedir:

“Soru 4: İdeal çalışma koşullarının olmazsa olmazları nelerdir?

%90,8 = Araştırma yapabilmek için internet bağlantısı

%69,7= Dengeli zaman/perfomans beklentisi

% 68,4= Aydınlatma

% 61,8= Ortam Isısının Uygunluğu

% 60,5 = Ergonomik ofis-araç gereçleri

%53,9= Destekleyici müzik/tercihime göre sessizlik

% 47,4 = İletişim kanallarının açık olması

“İdeal Çalışma Koşulları” söz konusu olduğunda diğer iş kollarının aksine fiziksel koşulların çevirmenler için ikinci planda kaldığını gözlemlemekteyiz. Çevirmenler; öncelikle kaliteli çeviri hizmeti sunabilmek amacıyla araştırma yapabilmeyi, bunun için de çalışma ortamında bir internet bağlantısı bulunmasını şart koşmuşlar (%90,8 oranında). Dengeli zaman/performans beklentisinin (%69,7) ikinci sırada yer alması ise çevirmenlerin yaptıkları işe değer veren çeviri alıcıları ile çalışma talebinde olduklarını; sıkışık teslim sürelerini ve olağanüstü verim beklentilerini tercih etmediklerini göstermekte. Fiziksel koşullar (ortam ısısı, aydınlatma, ergonomik araç ve gereçler) kadar onları psikolojik açından besleyen açık iletişim kanalları, saygılı bir çalışma ortamı ve uyumlu çalışma arkadaşları, dikkatlerinin dağılmaması ve konsantrasyon istekleri de ideal çalışma şartlarının içinde bulunuyor.”

Ayrıca çevirmenlerin “ideal çalışma ortamınızdan uzaklaştığınızda veriminizde düşüş oluyor mu?/performans kaybı yaşıyor musunuz?” şeklindeki soruya verdikleri yanıtı da şu şekilde gözlemliyoruz:

%48,7 Evet, çeviri hacmim epey azalıyor.

% 21,1 Çeviri hacmim düşmüyor ama çeviri kalitem azalıyor.

%15,8 İdeal çalışma ortamımı bulana kadar çeviri yapamıyorum.

% 9,2 Etkilenmiyorum.

Çalışma ortamının çevirmene, çevirmen psikolojisine ve çeviri kalitesine olan doğrudan etkisini ölçmeye yönelik olan “İdeal çalışma ortamınızdan uzaklaştığınızda performans kaybı yaşıyor musunuz?” sorusuna verilen yanıtlar incelendiğinde çeviri hacminin epey düştüğünü söyleyenler %48,7’lik oranla neredeyse çevirmenlerin yarısı. İdeal çalışma ortamını bulana kadar hiç çeviri yapamayanlar veya çeviri hacmini aynı tutmaya çaba gösterenler ama çeviri kalitesinden ödün vermek zorunda kalanlar da yaklaşık %36’lık bir oranı işaret ederek çalışma ortamının uygunluğunun çevirmene doğrudan etki ettiğini kanıtlamış oluyor.

Bütün bunlardan anlaşıldığı gibi çeviri sürecine geçmeden öne çalışma ortamınızın en yüksek verimle çalışmanıza olanak verecek şekilde düzenlendiğine emin olun. Çalışma masanızı (mümkünse) sakin, rahatsız edilmeyeceğiniz bir yere konumlandırın ve her gün orada çalışmaya uğraşın. Size ait bir düzeni olur ise aradıklarınızı çabucak bulabilir, düzenleme ile vakit kaybetmezsiniz. Arada farklı mekânlarda çalışma hakkınızı saklı tutarak “çalışma yerim” dediğiniz bir ortam veriminizi arttıracaktır.

  • Başarınızı ödüllendirin

Herkesin ödül anlayışı farklıdır. Kimi kahve eşliğinde ayaklarını uzatarak kitap okumak, kimi internette dolaşmak, kimi dostlarla sohbet etmek, kimi çeviri bloglarında dolaşmak, kimi teniz hava almak kimi de can dostlarıyla oynamak ister. Bunu dünyadaki insanların sayısı kadar çeşitlendirebiliriz. Verimli çalışmada ise önemli olan tek bir kriter vardır: Ödülü hak etmeniz!

Bunu yapabilmek için önce kendinize 4 küçük ve 1 büyük bir ödül koymakla işe başlayabilirsiniz. Daha sonra da bu ödülleri hak etmek için tamamlamanız gereken çeviri planınızı yapabilirsiniz. Bu süreçte dünyada çok etkili olan bir teknikten bahsetmek istiyoruz:

Pomodoro tekniği başarınızı ödüllendirme amacını tam olarak karşılayan bir verim arttırma yöntemidir. Adını mutfaklarda kullandığımız domates şeklindeki zaman sayaçlarından alan bu tekniğin işleyişi oldukça basit:

  1. 25 dakika çeviri+ 5 dakika mola
  2. 25 dakika çeviri+ 5 dakika mola
  3. 25 dakika çeviri+ 5 dakika mola
  4. 25 dakika çeviri+ 5 dakika mola

Yarım saatlik mola

Toplam 2,5 saatten oluşan bu sürece “ pomodoro” deniyor. Günlük yoğunluğunuza bağlı olarak da dileğiniz kadar tekrarlayabiliyorsunuz. Burada önemli olan nokta 25 dakika boyunca sadece çeviriye odaklanmanız. Telefonunuza gelen mesajları yanıtlamak, sosyal medya takibi, yanınızda konuşulanlara cevap vermek gibi dikkatinizi dağıtacak her türlü etkenden uzak durmanız gerekiyor. 25 dakika için kendi hızınıza ve çevirinin ihtiyaçlarına göre ( DTP, araştırma, terminoloji vb.) bir kelime sayısı belirleyin. Örneğin 25 dakikada 250 kelime çevireceğim ve bu odaklanma sürecinde hedefinize ulaşmaya çalışın. 5 dakikalık molanızda güzel bir çay içerek kendinizi ödüllendirebilirsiniz. 2 saatin sonunda 1000 kelime hedefinize ulaştığınızda bir dostunuzla yarım saatlik bir sohbet edebilirsiniz. O gün 3000 kelimeyi tamamlamanız gerektiğinde sabah 8:30 başladığınızda saat 16:00’da tüm çeviriniz bitecek ve verimli biçimde projenizi tamamlamış olacaksınız.

  • Önce zor olanı yapın

Mark Twain’ der ki “Eğer işin kurbağa yemekse, sabah ilk olarak yapacağın en iyi şey kurbağayı yemektir. Eğer işin iki kurbağa yemekse, iyisi önce büyük olanı yemektir.” Çeviride de en ideali bu yöntemdir. Burada kurbağa ile kast edilen yapmaktan en az hoşlandığınız görevdir. Dinlenmiş bir beyin ve hızının doruğunda bir çalışma azmi ile sizi yoracak büyük projeyi aradan çıkarmak, yolunuzu tıkayıp aklınızı meşgul eden kayayı yolunuzdan çekmek en iyisidir. Aynı zamanda günün geri kalanında daha az zorlanacağınızı bilerek edindiğiniz motivasyon ve bitirdiğinizde duyacağınız başarı hissi sizi daha verimli çalışmaya itecektir.

Üretkenlik ve verimlilik uzmanları ilk çalışma saatlerinizi mutlaka en zor projenize odaklamak olduğunun altını çiziyor. Günün geri kalanının gelen e-postalar, projeler, çeviri teklifleri, aramalar vb. dikkat dağıtıcılarla geçeceği bir sürpriz değil. Öyle ise gün boyunca daha üretken olmak istiyorsanız mutlaka zor çevirilerle başlayın.

  • Çevrim içi de olsa sosyal olun

Çevirmenler yoğun çalışan mesleklerin başında gelmektedir. Bunun yanında dikkatlerinin dağılmaması gerektiği için genelde odaklanarak tek başlarına çalışırlar veya gece saatlerini tercih ederler. Ters mesai dediğimiz zaman aralıklarında daha verimli hissedenler de vardır. En çok sosyalleşilen zamanlar olan hafta sonu ve tatiller ise çevirmenlerin bazen en yoğun çeviri yaptıkları zamanlardır.

Şunu da unutmamak gerekir ki çevirmenler, sürekli bilgi aktarımı yaptıklarından kendi düşüncelerini yüksek sesle söyleyebilecekleri ve kendilerini ifade edebilecekleri zamanları oldukça kısıtlıdır. Fakat oldukça geniş bir bilgi hazinesine sahiplerdir, hemen her konu hakkında fikirleri vardır. Bu yüzden sosyallik onlar için büyük önem taşır.

Evden çıkmak için çok fazla vaktiniz olmasa bile teknolojinin nimetlerini kullanarak dost, akraba ve iş arkadaşlarınızla iletişim halinde olun, gündemi takip edin, bağlantılarınızla sohbet edin. Sosyal olmak ve sosyal kalmak tercih ettiğiniz bir yöntem değilse bile çeviri ve çevirmen bloglarında meslektaşlarınızla dertleşin, seminer ve atölyelere katılın. Kendinizi ve mesleki konumunuzu güncel tutun.

  • Kendinize “ben zamanı” ayırın!

İnternetin kesilmesi, telefon hatlarının çalışmaması ve elektriğin gitmesi bile çeviri yapmamıza engel değil. Eğer üç felaket birden olursa ve bir süre düzelmezse ancak o zaman mecburen çeviri yapamaz hale geliyoruz, yoksa çevirmenlerin “tatil” kavramlarının farklı mekânlarda çalışmak anlamına geldiğini uzun zamandır fark etmiş bulunuyoruz.

Fakat sadece uzun çalışma saatleri yüzünden oluşan fiziksel rahatsızlıklar değil ruhsal olarak da bizi oldukça yoran bir mesleğimiz var. Bunun getirdiği meslek hastalıklarından kaçınmak ve sürmenaja uğramamak için kendinize mutlaka vakit ayırmanız gerekiyor.

Önerilerimiz:

  • Yemek saatinde mola verip yemeğinizi evinizin farklı bir yerinde yemeniz
  • Belli saatlerde kahve, çay, sohbet keyfi gibi zamanlar yaratmanız
  • Düzenli uyku, beslenme ve egzersizi ihmal etmemeniz
  • Hobilerinize zaman ayırmanız veya yenilerini edinmeniz
  • Kendinize dost sohbetleri ve gerçek anılar hediye etmeniz
  • Sizden daha değerli hiçbir şey olmadığını unutmamanız