Çevirmenlerimiz için Dijital Sağlık Rehberi-2

Çevirmenin Ruh Sağlığı

Çevirmen deyince genel olarak “makine” benzetmesi yapılması ne kadar adil değilse, söz konusu “makine”nin çalışırken yaşadığı sıkıntıları göz ardı etmek de bir o kadar adil değildir. Hayatımızı idame ettirebilmemiz için çalışmamız gerekli. Ancak, çalışırken sağlığımızdan olmamak için bazı yöntemler uygulayabiliriz.

Öncelikle çevirmenlerin çalışma şekillerinden bahsedelim:

*Serbest Olarak Çalışanlar
*Ofis İçi Çalışanlar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Görüntü sizi yanıltmasın. Bu görseller sadece “hayal ürünüdür.” Sıkışık teslim tarihleri veya çok uzun projeler sebebiyle bazen bir çevirmen hiç mola vermeden 15 saat çeviri yapmak zorunda kalabiliyor. Bunun ne anlama geldiğini az çok tahmin edersiniz. Bu çalışma ister deniz kıyısında ister en rahat ofiste yapılmış olsun, böylesine yoğun çalışmanın sonucu olarak ne yazık ki bazı sorunlarla karşılaşmak büyük bir olasılık haline geliyor. İşimiz kelimeler, cümleler, karmaşık yapıları analiz etme, dil, iletişim ve bol düşünme ile ilgili olduğu için zihnimiz bir günde oldukça enerji harcar. Ancak kim, bu enerjiyi nasıl tüketir gelin birlikte bakalım:

İki tip çevirmen vardır. Biri 15 saat çeviri yaptıktan sonra hiç susmaz, diğeri ise derin bir sessizliğe gömülür. İşte bu aşamada yoğun çalışmanın ardından nasıl eski enerjimize döneriz, nasıl deşarj oluruz onu keşfetmek gerekiyor. Eğer ki yoğun çalışma saatlerinden sonra kendimizi eski tempomuza döndürecek bir şeyler yapmazsak gittikçe sürmenaja sürükleniriz. Nedir bu sürmenaj? Genellikle sürekli ve aşırı zihinsel çalışma yapan kişilerde görülen yorgunluk, bitkinliktir. İsteksizlik, bıkkınlık ve dikkati toparlayamama gibi belirtileri de vardır. Bu kişiler, çeviri yapmanın dışında günlük sıradan aktiviteleri bile yerine getirmekte isteksizlerdir. Genelde geceden sabaha çalıştıkları için sabah geç uyanırlar ancak bu ruh halinde hiç yataktan çıkmak istemeyebilirler. Uykularını açmak veya kendilerine gelmek için de bol kafeinli ürünler tüketirler (Çay, kahve vb.) Fazla kafein tüketiminin insan sağlığına ne ölçüde zarar verdiğini hepimiz biliyoruz. Bilmeyenler için sıralayalım: Reflü, anksiyete, kas çekilmesi, kalp çarpıntısı, insomnia (uykusuzluk), baş ağrıları, halüsinasyon, bağımlılık, yüksek tansiyon vb. hastalıklar, fazla kafein tüketimi sebebiyle ortaya çıkabiliyor.

Bunların yanında, baş ağrısı, unutkanlık, dalgınlık, dikkat eksikliği gibi şikayetler de görülebiliyor. Sürmenaj kaynaklı ama daha tehlikeli çevirmen hastalıkları arasında şizofreni ve Alzheimer da var. Her ikisinde de genetik faktörlerin önemi göz ardı edilemez ancak son yapılan araştırmalar fazla stres ve iş yükünün bu rahatsızlıkları tetiklediğini ortaya çıkarmışlardır. Özellikle biz çevirmenler gibi zihni çok yoran bir meslekte doğru beslenmek, kuru meyveler ve folik asit, E vitamini, Omega 3 vb. beyne dost gıdalar tüketmek, spor yapmak, stresimizi azaltmaya yardımcı olabiliyor.  Sadece olumsuzluklardan, rahatsızlıklardan, şikayetlerden bahsedilmiş gibi görünse de genel olarak çevirmenin ruhsal sağlığı hakkında toz pembe birtakım görüşler sunmak da pek adil olmuyor. Hiç durmadan, yoğun tempoda, kendimizin düşmanıymışız gibi çalışmanın mühim sonuçları bunlar ne yazık ki.

Gelelim böyle durumlarla başa çıkabilmenin bazı yollarına:

 

 

Gece çalışmayı tercih edenler için:

  • Kendinizi canlı tutabilmek için çeviri yaparken arka fonda hafif bir müzik açabilirsiniz
  • Gece çalışıyorken dikkatiniz dağıldığı zaman soğuk havaya çıkıp kendinize gelebilirsiniz.
  • Sadece birkaç dakikanızı ayırarak esneme ve gerinme hareketlerini uygulayabilirsiniz.
  • Bunalmayı beklemeden kısa molalar verebilirsiniz

Gündüz çalışmayı tercih edenler için:

  • Sabah erken saatlerde güne başlayıp, taze bir zihinle çeviriye başlayabilirsiniz
  • İçecek olarak kahve yerine sodayı tercih edebilirsiniz.
  • Sadece birkaç dakikanızı ayırarak esneme ve gerinme hareketlerini uygulayarak daha zinde hissedebilirsiniz.

Genel olarak tüm bu etkileri en aza indirgemek için ise yöntemler aşağıda gibi:

Tartışın, konuşun, dünyadan kopmayın.

  • Balık yağı takviyeleri alın.
  • Hafta içi ve hafta sonu 1-2 günü kendiniz için ayırın.
  • Açık havada yürüyüş yapın.
  • Evden dışarı çıkın veya en azından camı açıp bir on dakika nefes alın.
  • Beyninizin tamamını çalıştırın. Bizim işimiz genelde kelimelerle olduğu için matematik içerikli bulmacalar çözün.
  • Şahsi işleriniz bir anda ortaya çıkabileceği için mutlaka bir plan yapın. Bu plan içerisinde özel işlerinize de vakit ayırmayı unutmayın.
  • Çalışma ortamınızı değiştirin. Farklı yerlerde çalışamıyorsanız en azından evin içinde yer değiştirin, onu da yapamıyorsanız masaüstü ekran görüntünüzü değiştirin. Bu bile fark eder.
  • Baharatların beyin fonksiyonlarını güçlendirdiği ortaya çıkmıştır, bol bol baharat tüketin.
  • Her gün zorlayıcı bir şeyler okuyun.
  • Hiç olmazsa küçük bir şekerleme yapın.
  • Kendinize sizi canlandıracak hobiler edinin, sohbet edebileceğiniz dostlar veya gerçek anılar da…
  • Kendinizi sevin, ona iyi bakın.
  • “Önce İş Güvenliği” yazan bir tabela alın ve masanıza koyun. Bunun ancak kendinizi korumakla mümkün olduğunu hatırlayın.
  • Sizden daha değerli hiçbir şey olmadığını unutmayın.

Kimsenin bunlara ayıracak vakti yok diye düşünebilirsiniz. Sürmenaj ilerde başka hastalıklara yol açacaksa, o hastalıklar da yenilerini beraberinde getirecekse işte o zaman süresiz vakit ayırmak durumunda kalacaksınız. Bunlara gerek kalmadan “önce sağlık” diyelim!