Söz, Genç Çevirmenlerin!

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında Mütercim Tercümanlık Fakültesi mezunu 4 genç çevirmene çeviri işletmemizin yönetici koltuğunu teslim ettik. Bugün onların günü, serbest kürsüde sözü onlara bırakıyoruz.

Tebrikler, artık bir çeviri işletmecisi oldunuz! Siz olsaydınız çevirmeniniz için nasıl bir çalışma ortamı hazırlardınız? Çalışma düzenini nasıl kurardınız? Onlar için nasıl olanak ve fırsatlar yaratırdınız? Çeviri kalitesi açısından ne tip beklentileriniz olurdu?

Burak Cemil Yılmaz, Tercüman

Rusça ve İngilizce dillerinde edebiyat, dizi, reklam, web sitesi çevirisi ve teknik alanda çeviriler yapmaktadır.

“Kitle tarafından görülmeyen, değeri tam olarak bilinmeyen, mesleğinin iç yüzü anlaşılamamış insanlardır çevirmenler. Eğer bir “ideal”den bahsedeceksek, gelin bunu biraz süsleyelim ve böyle olması için umut etmeye başlayalım. Günümüz sektöründe çevirmenin belirli bir mekânının olması gerekmiyor, bir büronuz olsa dâhi başka yerlerde de çalışabilecek konumda olmalısınız. Çalışma alanınızın kesinlikle ferah olması gerekir. Bir çevirmenin çalışma süresi aşağı yukarı bellidir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte 6 saatten fazla yazılı çevirinin mümkün olduğuna inanmıyorum. Sözlü çeviri ise bambaşka bir kulvar. 3 saat ardıl çeviriden sonra kafanızın hala aynı kafanız mı yoksa kaynayan bir kazan mı olduğuna karar veremeyebilirsiniz. Bu yüzden süreleri çevirmenler belirlemeli, müşteriler değil. Çevirmen kimi zaman imkânsızı mümkün hale getirebiliyor, bu nedenle çevirilere verilen ücretlerin “komik” veya “emeği aşağılayıcı” değil, tatmin edici olması gerekir. Bu tatmin çeviri sektöründe herkes tarafından farklı algılanıyor elbette. Nasıl ki bir devletin anayasası onu ayakta tutar ise, bir sektörü de kurumsallaşma ve belli kurallar ayakta tutacaktır. Hülasa, bir norm olmalı. Bu normu da çevirmenler gruplaşarak elde edebilir. Günümüz Türkiyesi’nde çevirmen ortalama düzeyde paralar kazanarak hayatta kalamaz, diyerek maaş konusuna açıklık getirmiş olayım. Çevirmen ne bilmeli derseniz; çevirmen dünyayı bilmeli. Uzmanlık hayat kurtarır. Birkaç alanı derinlemesine bilmek şart fakat diğer tarafta ne olduğunu da bilmek lazım. Dilbilim bilmeyen çevirmen karanlıkta el yordamıyla ilerleyen bir insandır. Dünya her an değişiyor, çeviriye bakışımız da aynı oranda değişmeli. Eğer bir büro sahibi olsaydım, yanımda bu fikirdeki çevirmenleri isterdim. Çeviri bürosu bir fabrikaysa her parçanın sağlam ve işler olması lazım diyerek herkese bol kazanç dileyeyim. 19 Mayıs kutlu olsun!”

E. Derya Yamaner, Yeminli Tercüman, Eğitimci

Almanca-İngilizce dillerinde mühendislik bilimleri ve mimari-teknik alanlarında çeviri yapmaktadır.

“Öncelikle yazılı alanda kullanacağım çevirmenler ayrı, sözlü alanda kullanacağım çevirmenler ayrı olmalı. Ofisim kendi içerisinde bölümlere ayrılmış olmalı; mühendislik bilimleri, tıbbi bilimler ve hukuk alanı gibi. Bu alanların her birinde en az iki dil çiftine hâkim çevirmenlere sahip olmalıyım ve bu çevirmenlerin genel kültürü çok iyi, klavye kullanımı ve konuşması da gayet iyi ve yeterli düzeyde olmalı. Çevirmenlerim ayda en az bir kere tiyatroya, sinemaya, sergiye veya konsere gitmeli ve bu çevirmenlerin her ay bir kitap bitirmesi istenmelidir. Bunları yaparken çevirmenlerim kendi istekleriyle hiçbir zorlama olmadan bunları yapabilecek kişiler olmalıdır. Aynı zamanda her ortama uyum sağlayabilen ve sosyal kişiler tercihimiz olmalıdır. Çevirmenlerim güvenilir olmalıdır ve ayrıca Çeviribilim alanına da hâkim olmalıdırlar. Bu çevirmenlerime ortalama üstü bir maaşın yanı sıra yemek kartı ve akbil de sağlarım. Ayrıca beş yılı aşkın yanımda çalışmakta iseler yurt dışına seçtiğimiz bir ülkeye uçak biletlerini bir yaza mahsus ben karşılarım. Üç ayda bir göz muayenelerini yaptırmalarını isterim. Çay ve kahve; günün her anında erişebilecekleri yerde olur. Çalışma ortamları yeşile bakan manzaralı olur ve yazın serin kışın da ılık olur. Aynı zamanda çalışma ortamında masa tenisi veya bilardo masamız da olur ve kesinlikle uzanmak için koltuğumuz da olmalıdır. Çevirmenler çok oyun düşkünü olmamalı çalışma saatlerine uymalı ve işlerinden hoşnut olmalılar. Emek sevgiden gelir. Umarım böyle bir patronu sevebilirler.”

Melis Pelin Molu, Mütercim Tercüman

Almanca-İngilizce dillerinde senaryo, dizi, belgesel ve reklam çevirileri ile çocuk metinleri alanında çeviriler yapmaktadır.

“Merhaba, ben çok büyük hayalleri olan yolun başında ve küçük bir çevirmenim. Küçüklüğüm yaşımdan değil, deneyimimden, büyüklerime ve kariyerlerine olan saygımdan elbette. Bu soru aslında çoğu çevirmenin hayatının bir döneminde mutlaka hayalini kurduğu bir yanıta sahip. Bir CEO isem bugün ilk adımım çevirmen seçerken yalnız diplomasına, diplomasının üzerinde yazan okula ya da mezuniyet puanına bakmak yerine kendisini bir bütün, bir birey ve bir kitap olarak değerlendiririm. Öyle ki insanları her zaman kitaba benzetmişimdir; kapağını açmadan içinde ne olduğunu bilemezsiniz. Çevirmenimi seçtikten, kendisi ile anlaştıktan sonra ona evi gibi hissedeceği bir çalışma ortamı sağlamak isterim ki işe geliyor gibi değil kendi işine geliyor gibi hissetsin ve böylece iş verimliliğimiz de artsın. Kendisinden beklentilerimi açıkça söyler, kendisine verebileceklerimi de aynı netlikle aktarırım. Kendisini yalnız dil ve çeviri anlamında değil kültürel anlamda da besleyen bir ekip kurmanın eşsiz güzelliğini yaşadığımız, çevirmenin sağlığını korumak adına ergonomik ve huzurlu bir ofis tasarımı tercih ederim. Editör, çevirmen, proje yöneticisi, ofis sorumlusu ve sosyal medya uzmanı her birinin mutlaka iyi seviyede İngilizce bilmesini tercih eder; böylece ofis içindeki kültürel ve sosyal paylaşımların da gönlümüzü kaplayan dil sevgisi ile harmanlanmasını keyifle gözlemlerim. Çevirmenlerin yaratıcılıklarını köreltmemek adına kendilerine aylık ya da dönemsel olarak kültürel etkinliklere katılmaları için bir bütçe sağlarım; okudukça ufku genişleyen, yazdıkça kalemi güçlenen ve araştırdıkça öğrenen insanların daima desteklenmesi taraftarıyım ve bu bağlamda ayrıca şirketimin sosyal medya alanında da çok güçlü olmasını dilerim. İçerisinde bulunduğumuz çağın gerektirdiği şekilde kendimi dijital ortamda var etmek ve bu var oluşa inanan, kalbinde heyecanı eksik olmayan kişilerle uzun yıllar çalışmak isterim. Sosyal ve yan haklar anlamında çok titiz ve dakik davranmayı; maaş ve ek ödemelerini (yol, yemek vb.) düzenli ve sorunsuz gerçekleştirmeyi, doğum günlerinde özel bir kutlamayı gelenek haline getirmeyi, teşvik amaçlı her ayın başında “motivasyon kutusu” armağan etmeyi kendime ilke edinmek isterim.

Herkesin hayalinde bir çeviri işletmesi olduğuna eminim; benim işletmem de böyle olurdu. Elbette kötü zamanlar da geçirebiliriz, geçirmeliyiz ki daha güçlü olabilelim. Bu anlamda da zor insanlarla başa çıkma, kriz yönetimi, liderlik ve yöneticilik farkı ve bu gibi çevrimiçi eğitimleri işletmem için zorunlu hale getirmek böylece krizi fırsata çevirmek konusunda sağlam adımlar atabilmek isterim.

Kendine güvenen ama ukala olmayan, gelişmeyi ve okumayı seven, kuramlara ve Çeviribilim alanına hâkim olan, çeviriye aşkla bağlı iyi yürekli insanlarla çalışabilmeniz dileği ile 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!”

Oğuzhan Duman, Mütercim Tercüman

Almanca dilinde dizi, reklam, oyun yerelleştirme ve kitap çevirisi yapmaktadır.

“Öyle sanıyorum ki bir çeviri işletmesi sahibi olsaydım çalışma saati prensibini benimseyen çevirmenlerle çalışırdım. Bu prensibe sahip kişiler genel olarak işleri zamanında teslim eder ve işlere titizlik gösterir. Birlikte çalışacağım çevirmenlerin öncelikle her birinin kendi alanının olmasına dikkat eder, iş dağılımını yaparken onların alanına göre o dağılımı sağlardım, böylelikle kendi alanında daha az sıkıntı yaşayacağı durumlarla karşılaşır ve çalışma koşullarını daha sağlıklı bir hale getirebilir.

Çevirmenimden kesinlikle kusursuz bir çalışma beklentim olmaz. Sonuç olarak insanız ve her insanın hataları olur, bu yüzden beklentim sıfıra yakın hata. Büyük büyük hatalar olmadıktan sonra her hata düzeltilebilir. Eğer imkânları elverişli bir işletmeye sahipsem çevirisi yapılan işin redaksiyon kısmını çevirene değil farklı birine yaptırmayı tercih ederim. Böylece işleri daha hızlandırmış; çevirmenin üzerindeki baskıyı azaltmış olurum. Tabii ki bu asla kontrol etmeyecek demek değil. Ücret konusunda ise herkese eşit ücret politikası güderek belirli bir maaş verilirdi. Ama piyasa şartlarına göre en memnun edici rakamlar bulunmaya çalışılarak bu yapılabilir. Sektöre yeni çevirmenler katabilmek için de her ay farklı çevirmenin yanına yeni başlayan bir çevirmen koyarak işi öğrenmesini hızlandırması için yardımcı olmasını isterdim ama bunu ekstra mesai olarak görüp bir yandan çevirmenimi ihya ederdim. Böylelikle hem çevirmenime maaş + ek gelir sağlamış olup hem de hepsi olmasa da birçok yeni çevirmenin tecrübesizlikten işsiz kalma kaygısının önüne geçmiş olurdum.”