Etimolojik Salı: Antropoformizm 

Birçoğumuz bu kelimeye aşina olmayabiliriz. Ama dilin nabzını tutan, her gün metinlerin altını üstüne getiren bir çevirmen için, bu kelimenin hayatın ta kendisi olduğunu anlamak hiç de zor değil. Anlamı “İnsan olmayan şeylere insan gibi davranmak”. Yani insan biçimi verme, daha doğrusu insan gibi düşünme, hissetme, konuşma atfetme eğilimi. Kelimenin köküne indiğimizde ise Yunanca Antropos  (insan) + Morphē  (biçim, şekil), kelimelerinin birleşiminden oluştuğunu görmekteyiz.

Peki bu eğilim ne kadar yaygın? Aslında farkında olsak da olmasak da hepimizde bir parça bu eğilimi içimizde taşıyoruz. ChatGPT’ye “lütfen” ve “teşekkür ederim” gibi ifadeler kullanmamız aslında bunun en basit örneğidir. Hatta bazen nezaket ifadelerinin de ötesine giderek ChatGPT ile konuşurken “aferin” gibi ifadelerle bazen onu takdir ediyoruz veya bazen de ona sitem ediyoruz. Bir yazılıma karşı bu davranışlarımız bize insan olmanın en doğal refleksini hatırlatıyor: İlişki kurmak.

Future tarafından yapılan son araştırmaya göre, üretken yapay zekâ araçlarıyla konuşurken insanların %70’i “teşekkür ederim”, “rica etsem” gibi ifadeler kullanıyor.

Delft Üniversitesi’nden Deborah Nas, “Why are people falling in love with ChatGPT?”  Başlıklı TED konuşmasında insanların bu eğilimlerini irdelerken, insani bağ mı kuruyoruz? Yoksa yarın bir gün yapay zekâ dünyayı ele geçirirse bize iyi davranmaları için yatırım mı yapıyoruz? sorularını gündeme getiriyor.

Araştırmaya göre çoğu kişi için cevap aslında basit görünüyor: “Doğru olanı yapmak.” Peki herhangi bir canlılık özelliği taşımayan yapay zekâya karşı neden kendimizi sorumlu hissediyoruz? İşte bu basit görünen “doğru olanı yapmak” cevabı yapay zekâya karşı kullandığımız dilin neden tam bir antropoformizm örneği olduğunu gösteriyor. 
 
Deborah Nas, konuşmasında aynı zamanda ChatGPT gibi yapay zekâ araçlarıyla insanların nasıl bağ kurduğuna da değiniyor. Yapay zekâ, bizleri yargılamıyor ve her zaman yapıcı önerilerde bulunuyor. Bazı kişilerin sosyal medya ve internet üzerinde anonim kimliklerin arkasında kabalaşabildiği günümüz dünyasında, ChatGPT gibi yapay zekâlar, insanlara ihtiyaç duydukları tarzda yumuşak bir iletişim sağlıyor. Bu noktada yapay zekâyla kurduğumuz bağ bizi antropoformik bir eğilime itiyor.
 

Ve biz çevirmenler olarak şunu çok iyi biliyoruz: Dil, ilişki kurma biçimidir. İnsanı hayvandan, eşyadan, makineden ayıran şey yalnızca akıl değil, dil yoluyla ilişki kurma yetisidir.

Antropoformik dünyada, insanlar robotlara duygular yüklerken, markalar da kendilerini “samimi”, “anlayışlı”, “dinleyen” ses tonlarıyla tanıtıyor. Burada devreye çevirmenden fazlası olan çevirmen giriyor.
Çünkü bazen bir çevirmen sadece bir metni değil, onun arkasındaki niyeti, duyguyu ve sesi taşıyor. Yalnızca çeviri yapmıyor; rehberlik ediyor, filtreliyor, anlamı yeniden inşa ediyor.

Bu yüzden bizce dilin teknolojiyle birlikte ışık hızında değişen dünyasında ayaklarımızı yere bastıranlar çevirmenlerdir. Antropoformizm sadece kelime değil, bir dönüşüm sinyali. Biz çevirmenler için ise bu dönüşüm, yıllardır bildiğimiz bir şeyin evrilmiş hâli: İnsanla insan olmayanı birbiriyle konuşturmak. 

İletişim biçimlerimiz değişse de çevirmenler kurdukları köprüyle bu değişimin öncüleri arasındadırlar.

Çevirmenin Notu: Biz senelerdir her hafta Etimolojik Salı serimizde bir kelimeyi inceliyor, çevirmenler olarak dilimizin sınırlarını genişletiyoruz. Bu yolculuğumuza katılmak için sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz. Tüm platformlarda “Dijital Tercüme” yazdığınızda oradayız.