Sürdürülebilirlik artık herhangi bir sektörün sadece bir “gündem maddesi” olmaktan çok uzak. Ekonomiden gıdaya, modadan teknolojiye, şehir planlamasından toplum sağlığına kadar her alanı yeniden şekillendiren dev bir dönüşümün tam merkezindeyiz.
Bu dönüşüm, yalnızca şirketlerin stratejilerini değil; kullandığımız dili, ürettiğimiz içerikleri, yazdığımız raporları ve kurduğumuz iletişim biçimlerini de kökten değiştiriyor.
Tam da bu nedenle Dijital Tercüme ve gönüllü girişimimiz Sürdürülebilir Çeviri olarak; sürdürülebilirlik alanındaki tüm etkinlikleri, zirveleri, akademik yayınları ve politika trendlerini yakından takip ediyoruz.
Çünkü dil, dönüşümün hem aynası hem de hızlandırıcısıdır. Ve biz bu aynanın toz tutmasına izin vermek istemiyoruz.
Sürdürülebilirlik: Hızla Gelişen Bir Alan, Sürekli Değişen Bir Dil
Sürdürülebilirlik; hâlâ gelişen, çok katmanlı, disiplinler arası ve dinamik bir kavram ekosistemi. Bir gün iklim finansmanı konuşuyoruz, ertesi gün biyoçeşitlilik kaybını; ardından sürdürülebilir tedarik zincirlerini, döngüsel ekonomiyi, net-sıfır planlarını ve ESG raporlamasını…
Her yeni kavram beraberinde yeni bir terim, yeni bir bağlam ve yeni bir sorumluluk getiriyor. Tam bu noktada bizim sorumluluğumuz netleşiyor:
Bu terimlerin Türkçeye doğru, bağlamıyla uyumlu, sade ama etkili biçimde kazandırılması gerekiyor.
Biz de tam olarak bunu yapıyoruz. Sürdürülebilirlik alanındaki tüm gelişmeleri izleyerek terimlerin yalnızca sözlük anlamını değil; arkasındaki felsefeyi, hukuki yükümlülükleri, teknik uygulama alanlarını ve toplumsal etkilerini de doğru anlamaya çalışıyoruz.
Çünkü dil yalnızca kelimelerden ibaret değildir; niyeti, kültürü ve dönüşümü taşır.
Etkinliklere Katılmamızın 6 Stratejik Nedeni
1. Sürdürülebilirlik, 10 uzmanlık alanımızdan biri; güncel kalmak zorundayız. Bu alanda yapılacak bir çeviri hatası, yalnızca anlam kayması yaratmaz. Raporlama tutarsızlıklarına, marka risklerine, yanlış beyanlara ve yatırımcı güveninin sarsılmasına kadar uzanabilir. Bu yüzden sektördeki her gelişme bizim için bir “müfredat güncellemesi” niteliğindedir.
2. Sürekli yeni terimler ortaya çıkıyor; bağlamlarını öğrenmeden çevirmek istemiyoruz. Greenwashing’den çift önemlilik (double materiality) kavramına, iklim risklerinden sürdürülebilir tedarik zinciri göstergelerine kadar yüzlerce yeni ifade literatüre giriyor. Biz ise bunların Türkçeye yalnızca karşılığını değil; doğru karşılığını kazandırmak için çalışıyoruz.
3. Dünyada ve Türkiye’de sürdürülebilirlik yaptırımları artıyor; hukuki çeviri sorumluluğu büyüyor. CSRD, CSDDD, SEC düzenlemeleri, Türkiye’nin ulusal mevzuatları, Yeşil Mutabakat uyum süreçleri… Karşılaştırmalı hukuki çeviride hata payı yoktur. Bu yüzden her etkinlik, bizim için “mevzuatı yakından takip etmek ve uzmanlığı derinleştirmek” anlamına geliyor.
4. Küreselden Türkçeye, Türkçeden küresele: İki yönlü çeviri arasındaki farkları analiz ediyoruz. Uluslararası metinlerin Türkçeleştirilmesinde kültür, hukuk ve işletme terminolojisi öne çıkarken; Türkçe metinlerin dünyaya açılmasında akıcılık, kavramsal çerçeve ve terminolojik standardizasyon kritik hâle geliyor. Etkinliklerde yaptığımız görüşmeler, bu farkları daha iyi analiz etmemizi sağlıyor.
5. “Bir çeviri işletmesi olarak daha fazla ne yapabiliriz?” sorusunun yanıtı sahada gizli. Sürdürülebilirlik iletişimi; yalnızca çevirmekle değil, anlamak, araştırmak, sorgulamak ve etkileşim kurmakla gelişiyor. Sektördeki paydaşlarla temas ettikçe, çevirmenin görünmeyen rolünün ne kadar etkili olduğunu bir kez daha görüyoruz.
6. Sürdürülebilirlik Çevirileri Rehberimizi güncel, kapsamlı ve yetkin tutmak istiyoruz. Bu rehber; yalnızca bir terminoloji listesi değil, Türkiye’de sürdürülebilirlik alanında ortak bir dil oluşturma çabamızın somut bir ürünüdür. Her etkinlik, rehberin bir sayfasını daha güçlendiriyor.
Dil Dönüşürse, Düşünce de Dönüşür
Sürdürülebilirlik yalnızca çevresel bir kavram değil; bir iletişim biçimidir. Doğru kelime, doğru cümle ve doğru bağlam; bir şirketin stratejisini, bir kurumun hedefini, bir markanın sorumluluk anlayışını dönüştürebilir.
Biz bu dönüşümün sessiz ama güçlü aktörleri olduğumuzu biliyoruz. Bu nedenle:
- Etkinliklere gidiyoruz,
- Akademisyenlerle çalışıyoruz,
- Yeni terimleri izliyoruz,
- Sürdürülebilir Sözlük’ü büyütüyoruz,
- Türkçeyi güçlendiren içerikler üretiyoruz,
- Ve en önemlisi, sürdürülebilirliği Türkçede yaşayan bir dil kılmak için çalışıyoruz.
Sonuç: Sürdürülebilirlik Bir Dil Meselesidir
Bugün gezegenimiz için verilen her karar, yarın kullandığımız dile yansıyor. Biz de bu yansımayı yakalamak, doğru yorumlamak ve en temiz hâliyle aktarmak için çalışıyoruz.
Çünkü dil; sürdürülebilirliğin hem taşıyıcısı hem de sürdürücüsüdür.
Ve biz bu sorumluluğu; 23 yılı aşan çeviri birikimimizle, gönüllü ekibimizle ve Türkiye’nin dört bir yanından katkı veren uzmanlarla birlikte titizlikle yerine getiriyoruz.