İş Dünyasının Yeni Gerçeği: Rekaberlik

İş dünyasında bu zamana dek rakiplerin nasıl alt edileceği hakkında pek çok şey yazılıp çizildi, bir var oluşun bir yok oluşu kaçınılmaz olarak beraberinde getirdiği söylendi. Rekabet temasına ithafen sayısız kitap, yazı, makale yazıldı; dersler, kurslar ve konferanslar verildi. Ancak, son zamanlarda iş dünyasının dogmatik normları yerini yeni bir fikir akımına bırakıyor: rekaberlik (co-opetition). Rekabet/competition ile beraberlik/cooperation kelimeleri ile oluşturulan, 1838’de Augustin Cournot tarafından ortaya konulan ve Neumann, Morgenstern, Nash ve McKinsey tarafından geliştirilen kurama da atıfta bulunan bu yeni akımda, rakiplerden üstün olmaktan ziyade onları paydaş/meslektaş olarak görmek ve ortak çıkarlar için iş birliği yapmak hedeflenmektedir.

Son 50-60 yıldan bu yana gelişen teknolojilerin, lojistik kaynakların ve dijital dünyanın bilgiyi her an her yerde erişilebilir kılmasıyla firmalar yerel başarılarla yetinmeyip iş hacimlerini küresel ölçekte genişletmişlerdir. Dünya ekonomisindeki genel büyüme, firmaların başarıya giden yolda rakiplerine ihtiyaç duymasına ve işbirliği yapmasına yol açmıştır. Örneğin Microsoft’un istikrarlı olarak geliştirilmiş bilgisayarlar piyasaya sürmesiyle Intel şirketi üst düzey bilgisayarlarla uyumlu özel çipler üretmeye devam etmiştir. Bu iki firmanın bir yapbozun iki parçası gibi uyum içinde hareket etmesi “iş birliğinin” bir örneği iken, birbirlerini güncel gelişmeleri yeterince hızlı yakalayamamaları konusunda eleştirmeleri ise “rekabeti” temsil etmektedir ve böylece bu durum, rekaberliğin fonksiyonel anlamda hayata geçişinin bir temsili hâline gelmiştir.

Kazançları birbiriyle doğru orantılı olan şirketler rekaberlik kavramına kimi zaman istemsiz olarak meyletmek durumunda kalmışlardır. Örneğin hazır yemek sektörünün ivme kazanması, ürünlerin üretim noktasından tüketim noktasına hızla aktarılmasını hedefleyen lojistik sektörünün gelişmesini tetiklemiştir. Böylece tüketici hazır yiyecek talep ettikçe kuryecilik sektörüne duyulan ihtiyaçta artış görülmüştür. Yine aynı şekilde yüksek model bilgisayarlar kaliteli oyunların ortaya çıkışını, kaliteli oyunlar da yüksek model bilgisayarların ortaya çıkışını tetiklemiştir ve rekaberlik içinde hareket eden firmalar zamanla birbirleri için itici güç haline gelmişlerdir.

Sadece farklı sektördeki rakip firmalar değil, aynı sektörden farklı firmalar da rekaberlik kavramının satışlarını pozitif yönde etkilediğini gözlemleyip lehlerine çevirmek için girişimlerde bulunmuşlardır.

Rekaberliğin Marka Satışlarına Etkisi

Duke Üniversitesi Pazarlama Bölümünden Keisha M. Cutright ve arkadaşları, yaklaşık 4.000 kişilik büyük bir katılımcı grubuyla “bir markanın rakibi övmesi” üzerine bir dizi araştırma gerçekleştirmiştir. Bir çalışmada, birinci gruba KitKat’ın Twix’i övdüğü (uydurma) bir Tweet gösterilmiştir:

“Rakip olsun ya da olmasın, 54 yıl için tebrikler. Biz bile kabul edebiliriz ki; Twix çok lezzetli.’’

Diğer gruba ise KitKat’ın sadece kendi ürününe atıfta bulunduğu bir Tweet gösterilmiştir:

“Güne lezzetli bir ikramla başlayın.”

11 gün sonra katılımcıların satın aldıkları atıştırmalık ürünlere bakıldığında KitKat’ın Twix’i övdüğü paylaşımın gösterildiği kişilerin, KitKat’ı satın alma olasılıkları diğer gruptakilere göre %34 daha fazla olduğu görülmüştür. Daha da önemlisi, tüketicilerin hangi gruptan oldukları fark etmeksizin, Twix satın olma olasılıkları eşitti ve KitKat’ın övgüsünün satışa herhangi bir etkisi olmamıştır.

Farklı sektörlerde yapılan araştırmalarda da sonuç değişmemiştir. Bu etkinin, büyük ölçüde markanın sıcak yaklaşımına dair algıdan kaynaklandığı görülmüştür. Bir marka rakiplerini övdüğünde tüketiciler o markayı daha samimi, nazik ve güvenilir gördüklerini bildirmişlerdir.

Sonuç olarak, tüketiciler bu markalarla sosyal medyada daha fazla etkileşime geçmişlerdir, daha güçlü duygusal bağ kurmuşlar, reklamlarına karşı daha ilgili olmuşlar ve nihayetinde bu markaların ürününü daha fazla satın almışlardır. Ancak, övülen rakip bir marka değil de farklı sektörden alakasız bir marka olunca hiçbir etkisi olmamıştır.

Rekaberliğin Doğadaki Yansıması

Rekaberliğin ve tek başına rekabetin doğada da bir yansımasının olduğunu söylemek mümkün. İş dünyasının bir diğer çeşidi –doğal seçilim- doğada da kendisini var ediyor. Canlılar kimi zaman hayatta kalmak için işbirliği yapmak zorunda, kimi zaman birinin var olabilmesi için diğerinin olmaması gerekiyor. Rekaberliğin biyolojideki karşılığı “karşılıklı fayda birlikteliği (mutualizm)” ve rekabetin karşılığı “tek taraflı birliktelik (kommensalizm)”dir. Karıncalar ve akasya ağaçları arasındaki ilişki rekaberliğe örnek olarak verilebilir. Akasya ağaçları karıncalar tarafından korunurken, karıncalar akasya ağacından besin kaynağı ve barınak sağlayarak karşılıklı kazanç elde etmektedirler. Aynı şekilde balinanın derisinin üzerinde yaşayıp tortuları besin kaynağı haline getiren küçük balıklar balina sayesinde korunma ve barınak sağlarlarken balinalar da deri sağlıklarını korurlar. Kommensalizm ise av-avcı ilişkisine işaret eder, birinin başarısızlığı diğerinin başarısını getirecektir. Tek taraflı birliktelik (kommensalizm) durumunda adından da anlaşıldığı gibi tek tarafın başarısından ya da her iki tarafın yok oluşundan bahsedilecektir.

Rekaberlik Örnekleri

Rekaberliğin yaygınlaşmasında sosyal medyanın da büyük bir payı olduğunu söylemek mümkün. Artık firmalar birbirleriyle iletişime geçmek konusunda eski usül yöntemlere gerek duymuyor, sosyal medya üzerinden gündelik bir dille sohbet edercesine birbirlerine atıflarda bulunabiliyorlar. Netflix Türkiye’nin Disney+ için yaptığı pozitif bir yorumun sosyal medya kullanıcıları tarafından oldukça pozitif tepkiler alması; şirket yöneticilerinin daha sakin, ılımlı ve kibar bir yaklaşım sergileme -yani rekaberliği benimseme- metotlarının müşteri algısını pozitif yönde etkilediğinin bir göstergesi sayılabilir ve ayrıca sosyal medya platformlarının rekaberlik uygulamaları için biçilmiş kaftan olduğunun bir işareti olabilir.

Sosyal medyada yaşanan rekaberliğe verilebilecek bir diğer örnek ise Facebook, Twitter ve Instagram gibi pek çok internet sitesinin kullanıcılara kayıt esnasında pek çok farklı site hesabından giriş yapabilmelerine olanak sağlamasıdır. Hesap açılan sitenin, kullanıcının sahip olduğu başka sosyal medya sitesi hesabını kullanarak giriş yapmasına izin vermesi her iki firmanın da karşılıklı olarak kullanıcı memnuniyetini artırmasına olanak sağlamaktadır.

Amazon, e-ticaret platformunu küçük yatırımcıların kullanımına açtığında, bu yatırımcılar daha büyük firmaların teknolojik araçlarına, lojistik kabiliyetlerine ve büyük marketlerine erişim sağlayabilmişlerdir. Amazon şirketi ise bünyesinde yer verdiği yatırımcılardan komisyon alarak, müşteri tercihleri hakkında bilgi edinerek ve platformun aktif olarak kullanılmasından ötürü karşılıklı kazanç yoluyla başarı elde etmiştir.

Pfizer ve BioNTech, 2020 yılının Mart ayında iş birliği yaparak COVİD-19 aşılarını geliştirmeyi ve üretime ivme kazandırmayı hedeflemişlerdi. Rekaberliklerinin sonucunda aşıyı 2020 yılının sonunda piyasaya sürmeyi başarmışlardır.

Çeviri ve Yerelleştirme Açısından Birlik ve Beraberlik

Çevirmenlik mesleği tarih boyunca büyük önem arz etmesine rağmen günümüzde pek çok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Mesleğin zorlu koşullarıyla mücadele etmenin ne derece zor olduğunu farkında olan Çeviribilim, Mütercim Tercümanlık ve Uygulamalı Çevirmenlik Bölümü mezunlarının sadece %13’ü çevirmenlikle ilgili bir alanda uzmanlaşıyor.

Buna rağmen küresel çapta dil endüstrisinin hacmi giderek büyüyor. Verilere göre 2021 yılında dil endüstrisi 26,6 milyar dolara ulaştı. Ancak, Türkçe en ucuz dillerden biri haline geldi ve piyasada çevirmenlere ödenen ücretler emeğe haksızlık boyutuna ulaştı. Bu duruma yol açan sebepler arasında iş verenler tarafından genç çevirmenlerin “deneyimsiz” oldukları gerekçesiyle düşük çeviri ücretlerinin ödenmesi, “deneyim” kazanmak isteyen çevirmenin bu ücretleri kabullenmek zorunda bırakılması, düşük ücretleri kabullenen çevirmenlerin çevirinin piyasadaki değerini düşürmesi ve  rekabetin çeviri kalitesi etrafında değil de çeviri ücreti etrafında dönmesi yer almaktadır.

Düşük ücretlerin yanı sıra sağlık güvencesinin olmaması, geç ödemeler ve olumsuz çalışma koşulları da çeviri sektörünün sağlıklı bir gidişatının olmasının önüne geçiyor. Bu zorlukların aşılması için çeviri ve yerelleştirme alanlarında faaliyet gösteren figürlerin “Çeviride Birlik” ilkesiyle hareket etmesinin ve iş birliği içinde olmasının mesleğimizi çok daha ileriye taşıyacağını ön görüyoruz. Birlikte hareket edildiğinde çeviri sektörü problemleriyle mücadenin kolaylaşacağına, ücretlerde ve çalışma koşullarında iyileşmeler yaşanacağına, meslek yeterlilik seviyesinin yükseleceğine ve bir meslek odasının oluşturulacağına inanıyoruz.

Çeviri ve Yerelleştirme alanlarında “Çeviride Birlik” ilkesini hâlihazırda benimsemiş olan kurum ve kuruluşların olduğunu söylemek mümkün. Örneğin Türkiye’de yer alan Çeviri İşletmeleri Derneği (ÇİD); dünya genelinde ise çevirmenlerin, mütercimlerin ve terminologların katılım sağladığı FIT (International Federation of Translators), ELIA (Eropean Language Industry Association), Globalization and Localization Association (GALA) gibi kurumlar mesleğimizin yarınları için bugün sağlam temeller oluşturmayı hedef edinmiştir. Ayrıca etkinlikler düzenleyerek sektöre katkı sunan Locnews, Women in Localization, LocLunch gibi gruplar da birliktelik esası içinde sektörü geliştirmeyi amaçlamaktadırlar.