Hoş Geldin Çevirmen Adayı!

Yeni bir yolculuğa başlayan tüm Mütercim ve Tercümanlık, Çeviribilim ve ilgili bölümlerdeki arkadaşlarımız, aramıza hoş geldiniz!

Ben Dijital Tercüme’nin yaz stajyeri Çağatay. Aynı zamanda kış stajyeri olarak güz döneminde de Dijital Tercüme ile devam edeceğim. Yıldız Teknik Üniversitesi Fransızca Mütercim ve Tercümanlık 4. sınıf öğrencisiyim. Hazırlıkla beraber artık 4 yılı bu bölümde geride bıraktım. Geriye dönüp baktığımda “iyi ki” dediğim kararlarım kadar “keşke farklı yapsaydım” dediğim kararlarım da elbette var. Bu yüzden sizlere hem 4 yıllık akademi tecrübemi hem de Dijital Tercüme’deki staj tecrübemi aktararak bölüme ve sektöre yeniyken yaşanan kafa karışıklıklarına biraz da olsa yardımcı olabileceğimi düşünüyorum.

Öncelikle, İngilizce dışında bir dil okuyorsanız o dili öğrenmek için düşündüğünüz kadar uzun bir zamanınız olmuyor. Bu yüzden her zaman öğrenebildiğiniz kadar öğrenmeye çalışmalısınız. Ben özellikle hazırlık yılımda Fransızcanın daha çok üzerine düşerek bölüme daha sağlam temellerle başlamak isterdim. Çünkü bölüme geçtiğinizde sizlerden dili öğreniyor olmanız değil, o dilde artık çeviri yapmaya başlamanız ve diğer kuramsal dersleri anlamanız bekleniyor. Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise okuduğunuz yabancı dili öğrenirken İngilizceyi ihmal etmemeniz. Çünkü ikinci veya üçüncü yabancı diller her ne kadar sektörde sizlere kapı açsa da iş hacminin büyük çoğunluğunu İngilizce işler oluşturuyor. Çoğumuz sınava İngilizceden girdiği için zaten İngilizceye hâkim oluyor ancak hepimizin de bildiği gibi üzerine düşülmediği zaman dil becerilerimiz gerçekten geriliyor.

Biraz da okuduğumuz dilden bağımsız olarak alanımıza dair tecrübelerimden bahsetmek istiyorum. Üniversiteyle ilgili belki de bilinmesi gereken en önemli şey, her şeyi üniversiteden beklememeniz gerektiğidir. Dersler bizlere ancak bir altyapı sunuyor. Bu altyapıyı kullanarak bunun üstünü doldurmak ise bize düşüyor. Bu yüzden kendinize yapabileceğiniz en iyi yatırım, öğrenmeyi öğrenmektir. Bunu bir kere öğrendiğinizde, her ders kolaylaşır. Dil öğrenirken olduğu gibi çeviri yapmayı öğrenmekte aslında büyük oranda pratik işidir. Dersler ise genellikle bizlere teorik altyapıyı sunar ve çeviri pratiği de doğal olarak temel düzeyde kalır. İşte tam olarak işin bizlere düşen kısmı budur. Derslerden aldıklarımızı pratikle ve hatta daha da iyisi sektör tecrübeleriyle birleştirdiğimiz zaman aradaki fark gerçekten hissedilir oluyor.

Dijital Tercüme’deki stajım ise pratik ve sektör tecrübesinin önemini gerçekten bana hissettirdi. Tabii ki bunda Dijital Tercüme staj programının da çok kapsamlı olmasının etkisi var. Ofisteki bir çevirmen ne yapıyorsa, tam olarak aynı işlerden sorumlu oluyorsunuz. Stajım süresince pasaport, nüfus kayıt örneği, öğrenci belgesi ve çeşitli resmî evrakların çevirisinde yer aldım. Tabii bu evrak çevirileri Dijital Tercüme’de yaptığımız çevirilerin çok ufak bir kısmını oluşturuyor. Aynı zamanda kurumsal şirketlerle yaptığımız büyük hacimli çeviri projelerinde de yer aldım. Bazı projelerde dosyaların formatının düzenlenebilir hâle getirilmesinin veya şablon oluşturmanın bile ne kadar uzun sürebileceğini görünce mesleğimize nelerin dâhil olduğunu daha iyi anladım. Bir diğer yandan, ofiste bulunduğum süreçte kapıya gelen müşterileri karşılamak, onlara fiyat ve teslim tarihi vermek gibi süreçlerde de bulunarak mesleğimize dâhil olan planlama ve bütçe konusunda da tecrübe kazandım. Yeminli tercüme veya noter onaylı tercüme olarak yaptığımız evrakların kurallarını öğrendim. Bu ve daha sayabileceğim birçok tecrübe ancak iş ortamında edinebileceğimiz tecrübelerden. Bu yüzden bence hem daha fazla çeviri pratiği yapabilmek hem de mesleğimize dâhil olan birçok süreci doğrudan tecrübe edebilmek adına en kısa sürede sektöre dâhil olmaya çalışmanızı tavsiye ederim.

Hepinize başarılar diliyor ve tekrardan aramıza hoş geldiniz diyorum.