Sessizliğin Sözcüsü: 23 Eylül Dünya İşaret Dilleri Günü

İletişimi çoğu zaman sadece konuşmak sanıyoruz. Oysa bazen bir bakış, küçük bir mimik ya da parmakların havada çizdiği bir şekil, kelimelerden çok daha fazlasını anlatabilir. Dillerin sadece sesle değil, ellerle ve kalple de konuşabileceğini bize hatırlatan bu özel gün, 23 Eylül Dünya İşaret Dilleri Günü, işaret dilinin taşıdığı anlamı yeniden düşünmemize vesile oluyor.

Görünmeyen Bir Dilin Görünür Gücü

Dünyada yaklaşık 70 milyon işitme engelli veya işitme kaybı yaşayan birey bulunuyor. Ve bu bireylerin büyük kısmı, işaret dilini sadece bir iletişim aracı olarak değil, adeta dünya ile kurdukları bağın dili olarak kullanıyor. Belki çoğumuzun hiç öğrenmediği, farkında bile olmadığı bu diller; aslında, dünyada 300’e yakın çeşidiyle, zengin bir kültürel miras barındırıyor.

Tıpkı sesli diller gibi, işaret dillerinin de kendine özgü yapıları, deyimleri, mizahı, ritmi var. Ve elbette, her birinin arkasında mücadeleyle örülmüş bir hak arayışı yatıyor.

Küresel Takvimde 23 Eylül Neden Bu Kadar Kıymetli?

Çünkü 1951 yılında kurulan Dünya Sağır Federasyonu (WFD) tam da bu mücadelenin sesi oldu. 2017’de ise Birleşmiş Milletler, bu sesi resmileştirerek, 23 Eylül’ü Dünya İşaret Dilleri Günü olarak ilan etti. Bu tarih, yalnızca bir takvim günü değil; bir hak, bir farkındalık, bir eşitlik talebidir. İlk kez 2018’de kutlanan bu gün, artık her yıl dünya genelinde işaret dili kullanıcılarının sesini –evet, sesini– duyurması için bir fırsat.

İstanbul’da Sessizliğin En Güzel Anlatımı: Sessizlikte Diyalog

Türkiye’de de işaret dili farkındalığına çok özel bir alan açan projeler var. Belki de en etkileyicilerinden biri, İstanbul’daki Sessizlikte Diyalog Müzesi. Bu müze, ziyaretçilerine işaret dilini “öğretmekten” öte, sessizliği deneyimleme fırsatı sunuyor.

Duyularınızla değil, duyarlılığınızla iletişim kurduğunuz; konuşmadan dinlemeyi, sessizliği anlamayı öğrendiğiniz bu deneyim, aslında hepimizin hayatında bir “dur ve düşün” anı yaratıyor. Çünkü farkında olmadan dışladığımız bir sessizlik, başkasının tek dili olabilir.

İşaret Dili Tercümanları: Köprü Değil, Geçidin Ta Kendisi

İşte tam bu noktada, işaret dili tercümanları, iki dünya arasında kurulmuş bir köprü değil; o köprünün üzerinde güvenle yürüyebilmemizi sağlayan geçidin ta kendisidir.
Adliye salonlarında, hastane koridorlarında, kamu kurumlarında, konferanslarda ya da bir televizyon yayını sırasında… Onlar sadece “çeviri” yapmazlar. Onlar, anlamın elçisi olur. Kültürler, sistemler, insanlar arasında fark edilmeyen boşlukları doldururlar.

Ve unutulmamalı ki, bir kelimenin yanlış anlaşılması; bir bireyin sağlık hizmetine erişememesi, hakkını savunamaması, eğitim alamaması anlamına gelebilir. Bu yüzden işaret dili tercümanlığı, sadece bir meslek değil; bir sorumluluk ve vicdan işidir.

Dijital Tercüme Olarak Biz…

Dijital Tercüme olarak biz, 23 yıldır çeviriye sadece kelime karşılığı olarak değil, anlam aktarımı olarak yaklaşıyoruz. Her dilin, her bireyin, her ifadenin hak ettiği değeri görmesi gerektiğine inanıyoruz. İşaret dili tercümanlarımızın emeğini ve toplumda yarattıkları farkındalığı her zaman destekliyoruz. Çünkü bizim için iletişim; sadece hızlı ya da doğru değil, erişilebilir ve kapsayıcı da olmalı.

Bugün, sessizliğin de konuşabileceğini hatırlamak için güzel bir gün. 23 Eylül Dünya İşaret Dilleri Günü kutlu olsun.