50 dilde 600+ referansla hizmet verdiğimiz müşterilerimizin bize duyduğu güveni taçlandırdık.
UMS-6 Çevirmen ve MTC 112 standartlarına göre çalışan; Türkiye'nin çeviri ve lokalizasyon alanındaki öncü firması Dijital Tercüme, ISO 17100:2015, TS EN 15038; ISO 9001:2000; Google Yetkili Çeviri Bürosu ve OHSAS 18001 sertifikalarının sahibidir.
Dijital Tercüme Çeviribilim bölümünün hazırlamış olduğu “Japonca” hakkındaki filolojik bilgidir.
Japonca, Japonya'nın resmî dilidir. Standart kabul edilebilecek şekline: hyöjungo, standart Japonca, veya kyötsugo denir, Japonya'nın genelinde ortak dil olarak kullanılır. Hyöjungo veya kyötsūgo lehçenin karşılığını şekillendiren bir anlayıştır. Hyöjungo okullarda öğretilir, televizyonda ve resmî iletişimlerde kullanılır. Eskiden standart yazı Japoncası'nın konuşma dilinden farklı olması sebebi ile Bungo aşağı yukarı 1900'lere kadar Japonca yazmanın temel yöntemiydi; fakat o zamandan sonra kögo kademeli olarak etkisini genişletti ve iki yöntem 1940'lara kadar birlikte kullanıldı. Eskilere dayanan etkisi sebebi ile Bungo hâlen tarihçilerin, edebiyatçıların ve avukatların bilmesi gereken bir şekil konumundadır. Fakat daha pratik olması ve yaygınlığı ile Kögo bugün hem konuşmada hem Japonca yazmada hakim olan yöntemdir. Ticaret ile uğraşıyorsanız ve Japonlar ile kendi dillerinde anlaşıyor iseniz bu size büyük avantaj sağlayacaktır, çünkü Japonlar yabancılar ile kendi dillerinde konuşmayı severler.
Bugün en çok kabul gören görüşe göre ilk Japon dili lehçeleri 5 bin yıl önce Korece'den türemiştir. Dilbilimciler Japonca'nın tarihini dört dönemde incelerler: Eski Japonca (8. yy'a kadar), Geç Dönem Eski Japonca (9-11. yy), Orta Japonca (12-16. yy) ve Çağdaş Japonca (17. yy sonrası). Bu dönemler boyunca dilin dilbilgisi diziliminde önemli bir değişiklik olmamıştır. Fakat söz dağarcığı önemli ölçüde değişim göstermiştir. Bir başka varsayıma göre ise, Japonlar'ın kökeninin Ainu, Moğollar ve Maleylerin karışımından oluştuğu iddia edilir.
Japonca üç farklı tipteki yazının bir kombinasyonu ile yazılır: kanji, hiragana ve katakana. Globalleşen dünyanın etkilerinin tüm dillerde görülmesi ile Latin alfabesi ve römaji de günümüz Japoncası'nda sık bir şekilde ve özellikle şirket adlarında, logolarda, reklamlarda ve bilgisayara Japonca metinleri girerken kullanılır. Batı tarzı rakamlar genellikle sayılar için kullanılır, fakat geleneksel Çin-Japon rakamları da çok sık görülmektedir.
Japonca yapı bakımından incelendiğinde bitişken dillerdendir. Japonca ile Altay dilleri arasındaki bu yapı benzerliği sebebi ile önde gelen filologlardan öncelikle Klaproth ve Siebold, daha sonra ise Schott (1958) De Rosny ve Japonca'yı iyi bilen J. Hoffman'ın (1857) düşüncesine göre Japonca'nın Altay dillerinden olduğu öne sürülür; Japonca ile Altayca arasında söz varlığı bakımından da kimi benzerlikler vardır. Japonca, Japonya'daki insanlar ve Japon göçmen toplulukları tarafından konuşulan bir dildir. Sayı olarak 130 milyon kişiyi bulmaktadır. Köken olrak bakıldığında Ryukyuca ile ilişkilidir fakat diğer dillerle herhangi bir akrabalığı kanıtsız kalmıştır. Japonca ile Ural Altay dilleri arasında soyca bir akrabalık olduğu savı kimi Japon bilim adamlarınca da desteklenmiştir. Katsuki Fujiko'nun 1908'de ileri sürdüğü savlar ilginçtir. Fujiko'ya göre, bu diller arasında birçok ortak özellik bulunur. Araştırmacıya göre, Ural Altay dillerinin kendine özgü ayırt edici özellikleri şunlardır: Söz başında ünsüz grupları bulunmaz, söz başında "r" ünsüzü bulunmaz, ünlü uyumu vardır, adlarda belirli belirsizlik önbirimi bulunmaz, erkek dişi biçiminde tür ayrımı bulunmaz, bükün yerine bitişkenlik bulunur, eylem ekleri boldur, adlar Hint Avrupa dillerindekinden değişik biçimde çekilir, önek yerine sonekler bulunur, "malik olmak" anlamında bir eylem bulunmaz, sıfatların karşılaştırma biçimleri çıkma durum eki ile oluşturulur, soru ilgeçleri azdır, bağlaçlar azdır. Japonca'nın ses envanteri nispeten küçüktür ve sözcüksel olarak tonlamalı vurgu sistemi vardır. Ayrıca Japonca hecelerin sonunda -n ünsüzü dışında bir ünsüz bulunmaz. Belirteçler belirtilenden, nesne eylemden önce gelir. Yapı olarak incelendiğinde bitişken bir dildir; fiil biçimleri ve konuşanın, dinleyicinin bağıl statüsünü gösteren özel sözcüklere sahiptir, bu özel sözcükler aynı zamanda konuşmada bahsedilen kişinin orada bulunup bulunmadığını da göstermektedir. Ural Altay dillerinin bu ortak özelliklerini ortaya koyan Fujiko'ya göre, Japonca'da ünlü uyumu bulunmaması dışında diğer tüm özelliklere sahiptir Böylece, Japonca’nın Korece ve Altay dilleri ile akrabalığı olasılığı daha da artmıştır.
Japonca, Japonya'nın dışında özellikle Japonlar II. Dünya Savaşı öncesinde ve esnasında Kore'yi, Tayvan'ı ve Çin kıta sahasının kısımlarını, ve çeşitli Pasifik adalarını işgal ettiğinde bu ülkelerin sakinlerinin Japonca öğrenmeye zorlanması ile konuşulmaya ve yaygınlaşmaya başladı. Japon göçmen toplulukları (Brezilya, Peru, Arjantin, Avustralya (özellikle Sydney, Brisbane ve Melbourne), Birleşik Devletler ve Filipinler'de), Hawaii'de oturanların %5'i Japonca konuşur. Günümüzde artan ticari ilişkiler sebebi ile bir kaç milyon Japon olmayan insanın da bu dilin eğitimini aldığı tahmin edilmektedir.
Japonca ilk dönemde sadece bir konuşma diliydi. Bir alfabeye sahip değildi. Ancak 5. yüzyılın sonunda Çin'den, Kanji denilen harflerden oluşan yazı sistemi alınarak Japonca'ya uyarlanmıştır. Japonca'nın sözcük kadrosu ağır bir şekilde diğer dillerden ödünç sözcüklerle etkilenmiştir. Japonca 5. yüzyıldan itibaren Çince'den daha sonra 19. yüzyıl sonlarından itibaren başta İngilizce olmak üzere Hint-Avrupa dillerinden gözle görülür miktarda kelime almıştır. İlk defa 16. yüzyılda Japonya'nın Portekiz'le ve daha sonra 17. yüzyılda başlıca Hollanda ile arasındaki özel ticaret ilişkisinden dolayı Portekizce, Almanca ve Felemenkçe da etkili olmuştur.
Japonca, ülkemizde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Japon Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda lisans eğitimi ile veya özel dil kursları ile öğrenilebilir. Fakat üniversite eğitimi ek birçok olanağı birlikte sunmaktadır. Japon dili ve edebiyatı programının amacı, Japon dilinin özellikleri, Japon kültürü ve edebiyatı, Japon dilinin diğer dillerle ortak yönleri konusunda eğitim vermek, bunun yanında Japon dilinin yapısı, gramer özellikleri, kelimelerin kökeni ve diğer dillerle ilişkileri ile Japon edebiyatı ürünlerinin üslup ve tema özellikleri konusunda dersler vermektedir. Japon dili ve edebiyatı programında başarılı olabilmek için özellikle sözel yeteneğe, güçlü bir belleğe sahip ve yabancı dil öğrenmeye hevesli ve edebiyata ilgili olmak gereklidir.
Japon dili ve edebiyatı programından mezun olanlara "Filolog" unvanı verilmektedir. Ancak mezunlar değişik unvanlarla çalışmaktadırlar. Görevleri de unvanlarına göre farklılık gösterir. Japon dili ve edebiyatı programını bitirenler Japonya ile ticari ve kültürel ilişkileri yürüten kuruluşlarda mütercim tercüman olarak görev alabilirler. Japon yazı sisteminin karmaşık gibi görünen özellikleri onu Avrupalılar tarafından öğrenilmesi zor bir dil haline getirmektedir fakat aynı aileden olan Türkçe ve Japonca'nın dil mantığı birbirine benzediği için; Türkler'in Japonca'yı, Japonlar'ın da Türkçe'yi öğrenmesi, Türkiye dışındaki diğer Avrupa ülkeleri ve Afrikalılar'a göre daha kolaydır.
Japonca'yı ders kitaplarından öğrenenler konuların sıralaması ve sunumunda çok büyük farklar görebilir. Bu kılavuz, konuları İngilizce konuşanların mantığına uygun sıralamayla vererek İngilizce ve Japonca arasında yapay benzerlikler ortaya çıkarmayı hedeflemez. Japonca'da en temel kavramlar aynı zamanda anlaşılması en zor olanlardır, en sık kullanılan sözcüklerin ise en çok özel kullanım hali vardır. Japonca sözdizimi bakımından İngilizce'ye göre çok daha tutarlıdır (ve Türkçe'ye çok yakındır). Japon toplumunun hiyerarşik doğasını yansıtan karmaşık bir saygı ifadesi sistemi ile oluşan özel sözcüklere sahiptir.